25 Kasım 2013 Pazartesi

Firavun'un Başı Bile Ağrımamış ..!

Yapamam dersin bazen ...
Bu kadarini kaldiramam dersin .
Ya da mutlu oldugun zamanlarda .
Elinde ki giderse yasayamayacagini idda edecek kadar kör olursun ..

Ve o andan itibaren baslar sinav ...

Elindekiler bir bir gitmeye baslar .
Yapamam dedikce yapar ,
Kaldiramam dedikce kaldirirsin tum sıkıntıları...

O günlere inat gibi bambaska mutluluklar belirir kapinda :)
Önemli olan calan zili duyup kosarak acmak :)

Ya gec acarsan ?

Mutluluguna gec kalirsan ?


Bu yüzden gecmise kapilmak degildir kalpteki huzur ...
O calan kapilara kosmaktadir ..

Beklenmeden gelenler daha bir mutluluk verir ya hani ..

Sizi bilmem ama ben süprizlere bayilirimm :)

Hayat süprizlerle dolu olduguna göre basit bir matematikle
Ben hayata da bayiliyorum demek kii :)) :))

Sıkıntı cekmeyen tek bir insan bile var midir acaba diye düsünürken ...
Aklima birden firavun geldi ..

Firavunun ömrü boyunca basi bile agrimamis
Hayatta ulasabilecegi tüm zenginlige sahipmis ..

Ama mutlu muymus acaba ?

Nedense onu hic mutlu olarak hayal edemiyor zihnim ?

Asgari ücretle calisan ve evine aksam yorgun gelen ama cocuklarina kocaman sarilip esiyle  
Yemek yiyen bir baba cok daha mutludur bence :)

Eee durum buyken ...
Mutluluk cok uzakta asilmaz kaf daglarinda degil gibi geliyor bana :)

Meselenin bir de diger boyutu var ..

Asil önemli boyutu :)

Firavunun basi bile agrimamis dedik ya ..

Allah sevdigi kullarini sinar ve onlarin sinavi gecmeleri icin cabalarmis . Cefalarini dunyada ceksinler ama ahirette sefa sürsünler istermis :)

Ayni Peygamber efendimizin Hz. Ömer' e söyledigi gibi

"İstemez misin ya ömer ?
Dünya onlarin ahiret bizim sun .. "


Böyle düsündükce insanin ici isiniyor dimi :)

Isinir tabi :)

Ah bir de tam bilebilsek :)

Yasli teyzeler mesela ..

Rahatsizliklarina offf demek yerine Cok sükür günahlarim dökülüyor derlerdi ..

Ah bir bilselerdii .


Not :
Nasil basladim ama nerelere gitti konu :)
Ben de böyleyip iste .
Tutamiyorum zihnimi :)
Ben degil kalemime o sahiplik yapiyor :))




13 Kasım 2013 Çarşamba

SEVDİKLERİMİZ SEVİLMEYİ HAK EDER :)

Hani bazen koşmak istersin ...
Sonsuzluğa doğru ...
Özgürlüğe doğru ..

Hani bazen bir dağın zirvesinde
Uçuruma doğru haykırmak istersin ..

Hani bazen sevmek istersin.
Kalbindeki o kocamaan sevgiyi paylaşmak istersin..

Bazen ağlamk istersin.
Hemde hıçkırıklarla..

Peki bunlar ne anlam ifade eder ?
İstersin de yapabilir misin ? Sadece kendini boşlukta hissedersin..

Bazen çok yorulursun.
Büyümek buymuş demek ki dersin ..

Kabullenmekten başka çare yoktur.

En sevdiklerine zaman ayıramazsın.
Onlara kalbinde kileri hissettiremezsin.
Dünya telaşının içinde kaybolur gidersin..

Sonra bir gün ...


Bir haber alırsın ..

O boş telaşlardan çok fazla zaman ayırman gerekenleri hatırlarsın ..

Ya buna çok geç kalmışsındır. ya da son anda kurtarmış ...


Ben bir tavsiye.
Çok geç kalmadan kendinize gelin.

Ne kadar yoğun olursak olalım sevdiklerimize ayırabilecek zaman elbette bulabiliriz ...

Çok zor değil. bir telefon yeter bazen onların kalplerini fethetmeye.
Ya da bazen içten bir sarılış ..


-Benden şimdilik bu kadar ..

Ama son olarak bu yazıyı okuduysanız
Sesli ve en büyük yemin olarak söyleyin hadii.

 '' SEVDİKLERİMİZ BAŞ GÖREVİMİZ ... ''





29 Ekim 2013 Salı

Yolculuklar İnsana Çok Şey Öğretirmiş :)

Ben bugün çok şey öğrendim …
Belki de hayatımın yolculuğuydu …
Hayır sadece kilometreler değildi geride bıraktıklarım.
Ön yargılarım kaldı geride , saçma sapan çocukluklaım , güçsüzlüklerim …
Hepsi işte hepsi ..

Yolculuklar tamamen kader işi dimi?
Yanına kim oturacağını bilemiyorsun.
Kırk yıl düşünsem böyle bir anım olacağı aklıma gelmezdi .

Yanımda bir bayan oturuyordu benim.
Görme engelli bir bayan.
İçim acıdı . Ama nasıl davranacağımı bilemedim. Heyecanlandım utandım ..
Yok kararlıyım bunun eğitimini almam şart.
Asıl nokta neydi biliyor musunuz.
O yanımda oturan deniz abla doktora okuyordu ..
Hem de O.D.T.Ü de.
Ve pdr …
O kadar sıcak kanlıydı ki .
Aslında o kadar savunmasızdı kii.
Koluma girdi lavaboya girdik.
Ona kocaman sarılmak istedim.
Hiç bırakmamak sürekli eli ayağı gören gözü olmak istedim.
Yanlış anlaşılmasın. Onun bana hiç ihtiyacı yoktu.
Nasıl tatlıydı Allah’ımm ..
Bir de karşılaşmak isteyeceğim ender insanlardan .
Ben onunla kesinlikle yolum kesişsin istiyorum.
Belki bir gün J
Neden mi ?
Ondan öğrenilecek çok şey var …

İNSAN DÜŞÜNMELİ ..
Aslında ne çok şeye sahibiz ..

Üzülmek için hiç ama mutlu olmak için çok sebebimiz var <3 








18 Ekim 2013 Cuma

Bilenler Yanlış Biliyor. Sonbahar güzeldir . :)

Ekim ...

Bir başkadır bu ay.
Buram buram hüzün vardır.
Yeniden doğuşta vardır sanki .
İçinde hatıralarla dolu günler barındırır.
 Kocaman bir yılda sanki sadece o ayda yaşanır tüm ilkler .. Tüm keşkeler.

Sonbaharın en nadide çiçeğidir ''Ekim''

Herkes için bu kadar değerli mi hep merak etmişimdir.

Çocukken  tek özelliği doğduğum günün bu ayın içinde olmasaydı. Nasılda saf düşünürdüm. Özel bir gün ilan edildiğini sanırdım :) Ekim herkes için özele inandırmıştım kendimi :)

Yazın sıcaklığından sonra yağmura bu mevsimde kavuşur tabiat.

Bence sevdalarda bu mevsimi bekler kavuşmak için ...
Yoksa yine mi kandırıyorum kendimi ?

Ali Ayşe ye bu mevsimde kavuşur sanki <3

Toprak en güzel kıyafetini giymiş yaprağına bu mevsimde sarılmaz mı ?
Peki ya dallar?
Rüzgarıyla bu mevsimde dans etmez mi ?

Yapmayın :)

Bu mevsim gerçekten özeldir .
:)
http://www.youtube.com/watch?v=ysnqjzI3Hq4

17 Ekim 2013 Perşembe

Papatyayı Kırlarda Aramaya Ne Gerek :)

Saatlerdir düşünüyorum ne yazsam acaba diye...
 Sonra birkaç bloga baktım.
 Kimileri sosyal meseleleri ele almış , kimileri başka dertleri. 
Ama bu benim sayfam. Doğal olarak içinde duygular olacak.
 Buram buram sevgi kokacak :)
 Ama yanlış anlaşılmasın.
Aşk değil bahsettiğim. 
Aşka inanmam ben. 
 Kimi zaman bir çiçeği yazacağım kimi zaman simitçi bir amcayı ya da haylaz kardeşimi :) 
Doğduğumdan beri öğrendiğim belki de tek şey.

 Sevmek <3

İŞTE ŞİMDİLERİN EN BÜYÜK SORUNU ...

İçindeki sevgi sadece karşı cinse verilmez ..
O kalpte dünyayı sevecek kadar kapasite var. Neden tek bir insana bağlanır ki. 
Sebebini bilmem ama sonucu ortada...
Derbeder insan topluluğu.
Hayatım karardı diyen benim yarı yaşımda küçücük çocuklar. 
Birde 20 yaşında olduğumu hesaba katarsak durum hiçte iç açıcı değil hani. 

Bu çocukları alıp çıksam kırlara. 
Sonra bir bir papatyanın yanında oturup onlara göstersem. 
'Nasıl güzel dimi ? ' desem.
 'Bunu görünce mutlu olmayı denesen ' desem. 
 ' Her papatya gördüğünde gülümsesen mesela. Bu zor bir şey değil ki. Ve şükretsen. Rabbim ne güzel yaratmışsın desen. O seni üzmez ki. Aksine her kokladığında öyle huzur yayar ki içine. Bir kere denesen ' desem. 

Yarar mı acaba işe. 

İşte eksiklik bu. Aileler her şeyi öğretiyorlar çocuklarına. Hatta şimdikiler derslerini okuldan önce bile ..
Ama sevmeyi öğretmiyorlar. 

Asıl ihtiyaç o değil mi ?

Neyse umutsuzluğun sırası değil şimdi :)

Kim bilir belki ihtiyacı olan o çocuklardan biri açar bu sayfayı. 


Kırlara gerek kalmadan. O papatyayı burada görür belki :)